BİZANS DÖNEMİ SİKKELERİ

SİKKE NEDİR?

Sikke, ticarette ve günlük alış verişlerde ödeme aracı olarak kullanılan, ağırlığı ve içindeki değerli maden miktarı ayarlanmış, üzerinde kendisini basıp piyasaya çıkaran ve istendiğinde, tekrar geri almayı garanti eden devletin arma veya işaretini taşıyan, küçük ve ana maddesi metal olan bir ödeme aracıdır

Sikke Metali ve Birimi:

 Bizans sikkeleri esas olarak üç metalden basılmıştır: altın, gümüş ve bakır. Ancak 11. yüzyıldan itibaren ekonomik kriz dolayısıyla ayarı düşük altın “elektron” ve ayarı düşük gümüş “billon” sikkeler de yoğun olarak basılmıştır

Bizans dönemine ait bazı Altın ve Bakır sikkeler

 İSTANBULUN GERÇEK TARİHİ

İstanbul'un kuruluşu M.Ö 667'ye dayanır.

İstanbul denildiği zaman pek çoğunumuzun aklına konstantinopolis gelmekte. 

Ama günümüzde İstanbul olarak adlandırdığımız bu bölgede konstantinopolis'den daha eski bir kent vardır. 

İstanbul sarayburnu'da yaklaşık olarak 10 km2 den daha küçük bir alanda kurulduğu düşünülen ''BYZANTİON'' İstanbul'da  kurulan ilk kentdir.

BYZANTİON adı M.S 196'da ROMA İMPARATORLUGU'na dahil olana kadar kullanılmıştır. 

Kral ''BYZAS'' tarafından kurulun bu kentin nasıl var oldugunu anlatan ve pek çok tarihci tarafından kabul görmüş birde kuruluş hikayesi vardır. 

 Hikayede anlatılana göre Yunanistan'ın Megara kent devletinde yaşayan Kral Byzas,çeşitli nedenlerden Yunan yarımadasını terk etmek zorunda kalır yada kendisine yeni bir koloni kurması görevi verilir. Yeni şehrin nereye kurulması gerektiğini delphi tapınağı  kahinlerine sorar, Kahinlerden aldıgı cevap :''KÖRLER ÜLKESİNİN KARŞISINA'' olur.

Hikayede körler ülkesi olarak adlandırılan yer günümüz KADIKÖY'ünden başkası değildir.

 

Bu yeni şehir, halk tarafından krallarının adı ile anılır: Byzantion.

M.Ö 1.YY BYZANTİON SİKKESİ

ANADOLU’DA ASSUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞI-1

Kültepe-Kaniš 

          ANADOLU’DA ASSUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞI

Kayseri tarihini 6 bin yıl öncesine dayandıran  belgelerin gün ışıgına çıkartıldıgı Kültepe-Kaniš , kayseri merkeze 24 kilometre uzaktadır.

Yaklaşık M.Ö. (Milattan Önce) 1974-1719 yılları arasında gerçekleşen kolonizasyon hareketi Anadolu ve Assur’un gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

M.Ö.2. binyılın başlarında Anadolu’da yazılı belgelerden anlaşıldığı gibi şehir krallıkları vardır ve bu krallıklar sürekli çatışma halindedir. Bununla birlikte ticaret ağının sorunsuz işlemesini sağlamak amacıyla yerli krallar arasında işbirliği ve daha yakın ilişkiler de kurulmuştur.

 Bu çatışmalar en iyi biçimde Mama kralı Anum Hirbi’nin Kaniš kralı Waršama’ya yazdığı cevabi mektupta görülmektedir.

                                  KÜLTEPE KANİŞ Ib KATMANI KAZI ALANI

Yerli kralların topraklarından geçen ticari kervanlardan elde edilecek vergiler ve kazanç sağlamaya yönelik bitmeyen açlıkları arazi hakları konusunda tartışmalara neden olmuş ve bu durum Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nın sonlarına doğru açık bir çatışmaya dönüşmüştür. Bu artan anlaşmazlık Anadolu’da arkeolojik kalıntılarla da belgelenmiştir. Koloni Çağı’nın ilk evresine denk gelen Kültepe-Kaniš II yapı katı M.Ö.19. yüzyılın ikinci yarısında şiddetli bir yangın ile son bulmuştur.
Kültepe-Kaniš'in hititce kaynaklardaki adı ile NEŞA'nın yanmadan önce boşaltıldıgı yada yagmalandıgı arkeolojik kazılar sırasında gün ışıgı gören yapıların odaların boş olmasından dolayı düşünülmüştür
Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nın ikinci evresinde daha istikrarlı koşullara dönülmüş olsa da, yerli krallar arasındaki çatışmalar devam etmiş ve devrin sonlarında Kuşşara kentinden gelen bir hanedanın fetihleri Anadolu’nun siyasi tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. 

KAZI ALANINDA ACIĞA ÇIKAN BAZI BULUNTULAR

KÜLTEPE KANİŞ'İN EN ÖNEMLİ BULUNTULARI SÜPHESİZ KİL TABLETLERDİR YAKLAŞIK OLARAK 24 BİN ADET BULUNMUŞDUR DEVAM EDEN KAZILARDA HAYLA ACIGA ÇIKMAKDADIR.

KÜLTEPE KANİŞDE  II. KATMANDA ELE GECEN DAMGA MÜHÜR